2011 sona ererken, 2012’de gösterime girecek filmler ile ilgili bazı afişler/fotoğraflar görmeye, fragmanlar izlemeye başladık. Bu yıl beğenimize sunulacak ve daha gösterimine aylar olmasına karşın şimdiden meraklandıran hatta gün saydırmaya başlayan filmler mevcut. Biz de Şule ile liste yapmaya pek hevesli sinemaseverler olarak 2012’nin merakla beklenen 15 filmini kısaca belirtelim istedik:
15-) “G.I. Joe: Retaliation” : Hollywood aksiyon sinemasına katkısı büyük yönetmen Stephen Sommers’ın (“The Mummy”, “The Mummy Returns”, “Van Helsing”) çektiği ilk “G.I. Joe” filmi, nedense kendisini çok ciddiye alan seyirci tarafından hiç beğenilmemiş (Muhtemelen 80’li yılların çocukları çok daha komplike bir film beklemekteydi) fakat buna karşın gişede iyi iş yapmıştı. O yüzden yapımcılar devam filminin çekilmesinde sakınca görmedi. İlk filmden Channing Tatum, Byung-hun Lee, Ray Park gibi isimler bu filmde de yer alıyor. Kadroya katılan isimlerse Bruce Willis ve The Rock, yani Dwayne Johnson. Filmin gişedeki gidişatını garantilemek için kadroya alınsa da ön plana ister istemez çıkacağı için bu iki aktör biraz sırıtmış. Film buna rağmen özellikle bol patlama gördüğümüz fragmanında izlediğimiz dağ tırmanışı sahnesiyle merak uyandırmayı başarıyor. Gösterim Tarihi: Haziran 2012. (Ç)
14-) “Cloud Atlas” : David Mitchell’ın 2004 tarihinde yayımladığı aynı adlı romanından (Türkçe’ye “Bulut Atlası” olarak çevrilmişti) uyarlama olan filmin bir hayli zengin kadrosunda Natalie Portman, Hugo Weaving, Ben Whishaw, Susan Sarandon, Hugh Grant, Halle Berry ve Tom Hanks yer alıyor. Farklı 6 zamanda geçen farklı birer üslupla, teknikle anlatılan hikayeleri birleştiren romanı beyaz perdeye “The Matrix”ten aşina olduğumuz Wachowski Kardeşler ve Tom Tykwer aktarıyor. Gösterim Tarihi: Ekim 2012. (Ş)
13-) “World War Z” : Yönetmenliğini Marc Forster’ın yaptığı filmin başrollerinde Brad Pitt, Mireille Enos, David Morse ve Matthew Fox oynuyor. Senaryo, Max Brooks’un
“World War Z: An Oral History of the Zombie War” adlı romanından uyarlama. Brooks bu romanı okurken çokça eğlendiğimiz “The Zombie Survival Guide” tan sonra kaleme almış. Kitap zombi ve insanlar arasındaki savaş sonrasını röportajlarla anlatarak istilanın başladığı noktaya geri dönen roman istila altındaki dünyaya politik, kültürel, sosyolojik olarak da bakmasıyla ayrı bir yerde duruyor. Filmin dikkat çeken bir diğer özelliği ise kendi türünün şimdiye kadar en çok para harcayan filmi olması, zira bütçesi 125 milyon dolar kadar. Gösterim Tarihi: Aralık 2012. (Ş)
12-) “Frankenweenie” : Tim Burton “Ölü Gelin” den sonra stop-motion (“kare kare animasyon” muş Türkçe karşılığı) türüne “Frankenweenie” ile dönüyor. Burton’ın 1984 yılında, Walt Disney’de çalışırken çektiği kısa film yine siyah-beyaz olarak sinemaya aktarılıyor. Filmin hikayesi köpeğinin ölümünü kabullenemeyen küçük Victor’un fen dersinde öğrendiği elektrik akımıyla diriltme işlemini ölü köpeği Sparky’ye uygulaması ve hayata dönen hayvanın zararsız da olsa hoş görülmemesi üzerine ilerliyor. Kısa versiyonu izlediğinizde fark edeceğiniz üzre, Burton’ın sinemasının temel taşları bu filmde kendini gösteriyor; farklı olana karşı gelişen önyargının vurgulandığı “Edward Scissorhands”in temasıyla olan paralelliği görmek, mekan olarak Burton’ın diğer filmlerindekiyle benzer olanları tanımak ve gülümsemek mümkün. Gösterim Tarihi: Ekim 2012. (Ş)
11-) “Men in Black 3” : 1997’de gösterime giren ve hem seyirciden hem eleştirmenlerden iyi not alan “Men in Black”, Oscar kazanıp gişede de yapımcıların yüzünü güldürünce 2002’de gelen devam filmine yeşil ışık yakılmıştı. Tabii “Men in Black 2”, ilk film kadar beğenilmedi. Fakat ikinci film de iyi para kazanınca (Ve Hollywood senaryo sıkıntısı çekmeye başlayınca) üçüncü filmin de gösterime girmesi kaçınılmaz oldu. Yönetmen Barry Sonnenfeld ile Will Smith ve Tommy Lee Jones yine bir arada. Bu kez kadroya Josh Brolin, Emma Thompson, Nicole Scherzinger gibi isimler de dahil edilmiş ve film üç boyutlu gösterime girecek, yani gişe yine garanti. Yapım Ajan J’nin (Will Smith) zamanda yolculuk ederek geçmişe gidişini ve Ajan K’nin (Tommy Lee Jones ve Josh Brolin) öldürülüşünü engellemeye çalışmasını anlatacak. İlk iki film, özellikle ilk film kadar eğlenceli olmasını umuyoruz. Gösterim Tarihi: Mayıs 2012. (Ç)
10-) “Skyfall” : Martin Campbell’ın James Bond’a getirdiği soluk öylesine etkiliydi ki, “Casino Royale” salt Bond hayranlarının yakınmalarına rağmen çok beğenildi. “Casino Royale”den iki yıl sonra gösterime giren “Quantum of Solace” ise fena bir film değildi, ama “Casino Royale”in ardından beklentisi artmış seyirci için yetersiz olduğundan hayal kırıklığı yarattı. “Quantum of Solace”tan dört yıl sonra gösterime girecek “Skyfall” içinse yine ister istemez sabırsızlanıyoruz, zira Daniel Craig ve Judi Dench’in başı çektiği kadro harika: Ralph Fienness, Javier Bardem, Ben Whishaw, Albert Finney ve Naomie Harris gibi isimler filmde yer alacak. Yönetmen de “American Beauty”, “Road to Perdition”, “Revolutionary Road” gibi filmlerle hayranlığımızı kazanmış Sam Mendes. Filmin bazı sahnelerinin İstanbul ve Adana’da çekilmiş olması da merakımızı pekiştiriyor. Heyecanla bekliyoruz. Gösterim Tarihi: Kasım 2012. (Ç)
9-) “John Carter” : Andrew Stanton’ın ismini duyunca heyecanlanmamak imkansız. Kendisi Pixar’ın harika filmleri “A Bug’s Life”, “Finding Nemo” ve “Wall-E”nin yönetmeni ve aynı zamanda “Toy Story” üçlemesiyle “Monsters, Inc.”in yazarı. Yaratıcı yazar/yönetmen bu kez “X-Men Origins: Wolverine”de Gambit rolünde izlediğimiz Taylor Kitsch ile Willem Dafoe’yu alıyor ve gene Disney’in kanatlarının altında bir bilim-kurgu/aksiyona imza atıyor. Yapımda Mars’a gönderilen savaş gazisi John Carter, gezegenin yeşil renkli barbar uzaylıların yaşadığı bir yer olduğunu fark ediyor. Bu yaratıklar tarafından tutsak edildikten sonra kaçmayı başaran Carter, kendini yine bir savaşın ortasında buluyor… Fragmanlarından gördüğümüz kadarıyla film, dudak uçuklatan görsel efektlere ve harika bir sanat yönetimine sahip. Aksiyon sahneleriyle de epey iddialı. Ayrıca bir Disney filmine göre ziyadesiyle şiddet içeriyor gibi görünüyor. Gösterim Tarihi: Mart 2012. (Ç)
8-) “Gravity” : Pek sevdiğimiz yönetmen Alfonso Cuaron’un yönettiği filmde George Clooney ve Sandra Bullock, görevi Hubble teleskobunu tamir etmek olan, dünyaya dönmeye ve öncelikle hayatta kalmaya çalışan iki astronotu oynuyorlar. Film hakkında ortalıkta pek bilgi yok, fakat 3B olacağı malum. Del Toro “Film yapımında yepyeni bir sınır” diye övmüş arkadaşının işini. Merakla bekliyoruz. Gösterim Tarihi: Kasım 2012. (Ş)
7-) “The Amazing Spider-Man” : Usta yönetmen Sam Raimi dördüncü Örümcek-Adam filmini yönetmekten vazgeçerek bizi üzmüştü. Sony ise, Raimi’nin filmi yönetmeyeceği belli olduktan sonra dördüncü filmi çekmekten vazgeçtiklerini, bunun yerine hikayeye en baştan başlayacaklarını duyurmuştu. “Batman Begins” gibi köklerine dönecek ve Peter Parker’ın Örümcek-Adam’a dönüşme sürecini bize tekrar anlatacak hikaye, Sam Raimi’nin çektiğinden farklı konulara değinecek. Zaten filmin tanıtım afişinde de “The Untold Story” yazıyor. Lise öğrencisi Peter Parker’ın (“The Social Network”teki rolüyle harikalar yaratan Andrew Garfield) radyoaktif bir örümcek tarafından ısırılışını anlatan öyküde bu kez Mary Jane Watson yok. Onun yerine Raimi’nin yönettiği “Spider-Man 3”te Bryce Dallas Howard tarafından canlandırılan Gwen Stacy Peter’ın gönlünü çalan esas kız olacak. Gwen Stacy’yi bu kez Emma Stone canlandırıyor. Filmin kötü adamı ise Raimi’nin “Spider-Man 2” ve “Spider-Man 3”ünde de gördüğümüz Curt Connors, namı diğer The Lizard. The Lizard’ı da Rhys Ifans canlandırıyor. Üç boyutlu gösterime girecek filmin yönetmeni de, “500 Days of Summer” ile dikkatimizi çeken Mark Webb. Fragmanı genel olarak hayal kırıklığı yaratsa da merak uyandırdığı kesin. Gösterim Tarihi: Temmuz 2012. (Ç)
6-) “The Dark Knight Rises” : Batman hayranlarını ikiye bölen yönetmen Christopher Nolan'ın Batman üçlemesini sona erdireceği son filmin kadrosu şöyle; Christian Bale (Batman), Anne Hathaway (Kedi Kadın, ki çok eleştiri aldı), Tom Hardy (Bane), Gary Oldman, Michael Caine, Morgan Freeman, Marion Cotillard ve Joseph Gordon-Levitt. Nolan şöyle demiş: “Tüm amacımız Batman ve Bruce Wayne’in hikayesini bitirmek. “The Dark Knight”ta onu ilginç bir yerde bıraktığımızı biliyorum ama hikaye oradan devam etmeyecek. Batman’i 8 yıl sonra biraz daha yaşlı ve hatta formsuz bir halde bulacağız...” Rachel’ı yitirmesiyle kayıplara karışan Batman, Bane’in şehri işgal etmesiyle Gotham’ı bir suçludan daha temizlemek adına Gotham’a dönüyor ve Batman-Bane kapışması da başlıyor. Nolan “Batman’e kaybetmenin ne olduğunu tattırmak istedik” sözleriyle Bane-Batman çekişmesini anlatıyor. Gösterim Tarihi: Temmuz 2012. (Ş)
5-) “Brave” : Disney-Pixar ortaklığındaki “Brave”, daha ilk fotoğrafları yayınlandığında bizi cezbetmişti zaten. Bir savaşçı olmak istemesine karşın Kraliyet’e mensup olduğu için ailesi tarafından dizginlenen bir prensesin, Merida’nın (Kelly Macdonald) öyküsünü anlatan film, sırf Pixar yapımı olduğu için bile gün saydırabilir bizlere. Ancak yayınlanan fragman (Görsel ve işitsel olarak çok iyi olsa da) bazılarını ve bizi biraz hayal kırıklığına uğrattığı için şu an “Acaba…” demiyor değiliz, zira Pixar’ın bundan önceki işi “Cars 2” şirketin elinden çıkmış en kötü film olarak addedilmiş ve dolayısıyla iyi eleştiriler almamıştı. Yine de, kabarık kızıl saçları olan bir ana karaktere, Patrick Doyle tarafından bestelenmiş müziklere ve iyi bir seslendirme kadrosuna sahip olduğu için, hatta bunları da es geçsek bile “Pixar” adını gördüğümüz için heyecanla bekliyoruz. Gösterim Tarihi: Eylül 2012. (Ç)
4-) “Django Unchained” : Quentin Tarantino’nun yönettiği ve oyuncu kadrosunda Leonardo DiCaprio, Samuel L. Jackson, Joseph Gordon-Levitt, Christoph Waltz (Alman ödül avcısı) gibi sağlam isimlerin bulunduğu film, Django adında bir kölenin (Jamie Foxx) karısını bir ödül avcısıyla birlikte kötü toprak sahibinin elinden kurtarmaya çalışmasını anlatıyor. Gösterim Tarihi: Aralık 2012. (Ş)
3-) “Prometheus” : Ridley Scott’ın köklerine döndüğü ve “Alien” tandanslı bir bilim-kurgu filmine imza attığı gerçeği, pek çok “Alien” hayranını ve Ridley Scott severleri meraklandırdı. Fragman da pek bir şey göstermeden gizem yarattığından ve kullanılan müzikle daha da etkilediğinden “Alien” hastalarının tepkileri gayet normal. Sloganı “The Search for Our Beginning Could Lead to Our End” olan yapım, hakkında fazla bilgi verilmediği için tam olarak bilmesek de “Alien”ı baz alan, harikulade görsel efektlere sahip, klostrofobik bir bilim-kurgu/gerilim gibi görünüyor. Ridley Scott’ın özellikle son yıllarda çektiği filmler pek başarılı bulunmadığı için salt hayranlarını bilet kuyruklarında bekleteceği kesin. Gösterim Tarihi: Haziran 2012. (Ç)
2-) “Dark Shadows” : Yönetmen Tim Burton, oyuncular da Johnny Depp , Helena Bonham Carter, Michelle Pfeiffer ve Eva Green olunca filmi merak etmek kaçınılmaz oluyor. 1960’larda yayınlanan gotik-korku türündeki aynı adlı diziden uyarlanan filmin hikayesi, yakışıklı vampir Barbanas Collins’in (Johnny Depp) cadılar , hayaletler, kurt adamlar ve çeşitli canavarlarla dolu dünyasında geçiyor. Gösterim Tarihi: Mayıs 2012. (Ş)
1-) “The Hobbit: An Unexpected Journey” : “The Hobbit: An Unexpected Journey” hakkında uzun uzadıya düşünüp yorumlar, methiyeler düzmeye gerek bile yok, çünkü kendisini uzun zamandır bekliyoruz. Geçtiğimiz ay yayınlanan fragman bile kendisi hakkında günlerce konuşmamıza ve ağzımızın kulaklarımıza varmasına yetti. Gösterim Tarihi: Aralık 2012. (Ç, Ş)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder