3 Ocak 2013 Perşembe

2012’nin Merakla Beklenen Filmlerinin Değerlendirilmesi


Ocak 2012’de, blogumuzda “2012’nin Merakla Beklenen Filmleri” başlığı altında, 2012 yılında gösterime girecek filmlerden merakla beklediklerimizin listesini yapmıştık. On beş filmlik bu listedeki bazı filmler ülkemizde henüz gösterime girmedi, bazılarının gösterim tarihi ertelendi, bazılarını ise yazıktır ki izleme şansımız olmadı. O nedenle “2013’ün Merakla Beklenen Filmleri” listemizden önce, 2012’nin merakla beklenen filmlerin, beklediğimizden iyi çıkanlar, bizi hayal kırıklığına uğratanlar ve daha izleyemediklerimiz hakkında düşüncelerimizi paylaşacağız. 

15-) “G.I. Joe: Retaliation”: Bu yıl 29 Haziran’da gösterime girmesi planlanan “G.I. Joe: Retaliation”, listemize en son sıradan girmeyi başarmıştı. Ancak yapımcılar Channing Tatum’un rolünün uzaması için filme birkaç sahne daha eklemeye karar verdikleri için filmin gösterimi Mart 2013’e ertelendi. Ama “2013’ün Merakla Beklenen Filmleri” listesinde kendine yine yer bulur mu, onu bilemiyoruz. (Ç)

14-) “Cloud Atlas”: İngiliz yazar David Mitchell'ın 2004'te yazdığı aynı adlı meşhur romandan çevrilen film, “Matrix”ten tanıdığımız Wachowski Kardeşler ve Perfume: The Story of a Murderer, Run Lola Run gibi pek sevdiğimiz filmlerin yönetmeni Tom Tykwer tarafından yönetildi ve senaryosu da aynı ekip tarafından yazıldı. Kitabın anlattığı hikaye(ler) her ne kadar senaryoya dönüşmeye elverişli olsa da sinema seyircisine altı ayrı hikayeyi anlatmaya çalışmanın bir cesaret örneği olduğunu kabul etmek gerek, Cloud Atlas farklı sinema türlerini ve tekniklerini seyirciye aynı filmde sunarak bu senenin başarılı uyarlamalarından biri olmayı bizce başarıyor. (Ş)

13-) “World War Z”: Zombi apokaliptesinin otoritesi Max Brooks'un aynı adlı romanından beyaz perdeye bir türlü aktarılamayan filmin, 2012 listemizde yer almasına rağmen sonunda 21 Haziran 2013'te gösterime çıkacağı ilan edildi. (Ç)


12-) “Frankenweenie”: Bu yıl iki filmi birden gösterime giren Tim Burton’ın eleştirmenler ve seyirci tarafından daha çok beğenilen filmini henüz izleme şansına erişemedik. Ancak gelen eleştiriler filmin yoğun ve has bir sinema duygusuna sahip olduğu yönünde. (Ç)


11-) “Men in Black 3”: Serinin üçüncü filmi, beklentilerimizin biraz aşağısında kalsa da (Özellikle ilk filmdeki özgünlükten yoksun ve biraz daha yavandı sanki) gayet eğlenceli bir devam filmi olduğu için ve bir “MIB” filminden bekleneni büyük oranda karşıladığı için kendini izletiyordu. Setteki tavırlarıyla tüm ekibin canını sıkan gişe canavarı Will Smith’in büyük oranda sırtladığı film, bittabi yapımcı şirket Sony’nin yüzünü güldürmeyi de (tahmin ettiğimiz gibi) başardı. (Ç)

10-) “Skyfall”: Hakkında bu ayın başında bir eleştiri yazısı da yazdığımız “Skyfall”, bir milyar dolara yakın hasılatıyla en çok izlenen James Bond filmi oldu. Eleştirmenler ve seyircinin de bağrına bastığı film yine de bize göre bir “Casino Royale” değildi ve biraz abartılıyordu ne yazık ki. (Ç)

9-) “John Carter”: Olumsuz eleştiriler almasına karşın bu senenin “Sucker Punch”ı olabilme ihtimalini (Biliyorsunuz ki iyi bir film olsa da “Sucker Punch” da geçtiğimiz yıl hiç iyi yorumlar almamıştı) göz önünde bulundurduğumuz “John Carter”, bizi yanıltıp 2012’nin hayal kırıklığı oldu. “Finding Nemo” ve “Wall-E” gibi filmlerde imzası bulunan Andrew Stanton nasıl böyle kof ve vasat bir filme imza atmış, doğrusu çok şaşırdık. (Ç)

8-) “Gravity”: Bizlere Prisoner of Azkaban gibi başarılı bir uyarlamayı bahşetmiş başarılı yönetmen Alfonso Cuaron’un yönettiği ve Hubble teleskobunu tamir etmek olan iki astronotun dünyaya geri dönme ve hayatta kalma macerasını anlatan film de 2013’e (18 Ekim) ertelenenler arasında yer aldı. (Ş)

7-) “The Amazing Spider-Man”: 2002’de gösterime giren “Spider-Man” ile “The Amazing Spider-Man”i karşılaştıran bir yazıyı da geçtiğimiz aylarda yayınlamıştık. “The Amazing Spider-Man”, ilk üçlemenin Sam Raimi’nin maharetli ellerinin değdiği ilk filminden daha iyi olmasa da,  büyük oranda Andrew Garfield ve Emma Stone sayesinde ümit verici bir film olmayı başarmıştı. Jamie Foxx’un Electro olacağı “The Amazing Spider-Man 2” ise 2014’te vizyona girecek. Merakla bekliyoruz. (Ç)

6-) “The Dark Knight Rises”: Nolan'ın 7 senelik macerası hasılat rekortmenleri arasında yerini alan The Dark Knight Rises'ın gösterime girmesinden sonra sona erdi fakat beklentiler havada kaldı, zira üçlemenin son filmi ilk iki filmin seviyesini bizce yakalayamadı. Filmin en iyi yanı, müziklerinin yine Hans Zimmer tarafından yapılmış olmasıydı. (Ş)

5-) “Brave”: Disney-Pixar ortaklığındaki “Brave”, “Cars 2” fiyaskosundan ve pek ilgi çekici olmayan fragmanlardan sonra düşen beklentilerimizi bir nebze karşıladı karşılamasına, ancak kendisi bir Pixar filmi gibi görünmüyordu. Teknik olarak mükemmel, harika müziklere sahip olsa ve son derece özgün karakterler barındırsa da, Pixar filmlerinin büyüsünden uzak bir filmdi “Brave”, ki aslında kendisinde bizce potansiyel vardı. Yine de “Brave”in iyi bir film olduğu söylenebilir, tabii. (Ç)

4-) “Django Unchained”: Quentin Tarantino’nun yönettiği ve oyuncu kadrosunda Leonardo DiCaprioSamuel L. JacksonJoseph Gordon-LevittChristoph Waltz (Alman ödül avcısı) gibi sağlam isimlerin bulunduğu film, ülkemizde 18 Ocak’ta gösterime girecek. Imdb puanı an itibariyle 8.8 ve Tarantino fanları beklediklerini bulmuşa benziyor. (Ş)

3-) “Prometheus”: Beklentilerimizin altında kalan bir başka filmse “Prometheus”. O kadar fragman ve tanıtımdan sonra beklentimizi iyice artıran Ridley Scott, iyi bir filme imza atsa da hevesimiz kursağımızda kaldı diyebiliriz. Tabii yalnızca Scott’ı suçlamak yersiz; karşımızda bir de “Lost” gibi bir diziyi harcayan Damon Lindelof var. Bu arada “Prometheus”un devam filminin geleceğini ve başrolde yine Michael Fassbender ile Noomi Rapace’ın olacağını belirtelim. (Ç)

2-) “Dark Shadows”: Tim Burton’ın muhtemelen çektiği en kötü filmi bu yıl izledik. “Dark Shadows”, Burton’ın olmazsa olmazı gotik atmosfer ve harika Danny Elfman müziklerine rağmen (Johnny Depp, Michelle Pfeiffer, Eva Green ve Helena Bonham Carter gibi bir kadroyu da es geçmemek lazım) son derece dağınık, kopuk, gereğinden fazla uzun (ki 109 dakikalık standart bir süresi vardı) ve sıkıcı bir yapım olarak akıllara kazındı. (Ç)

1-) “The Hobbit: An Unexpected Journey”: Kendisi hakkında kapsamlı bir yazıyı yakında yayınlayacağımız “The Hobbit: An Unexpected Journey”, beklentilerimizin biraz altında kalsa da Peter Jackson şüphesiz yine iyi bir filme imza attı. Daha her repliğini ezbere bilecek kadar izlemedik, ancak Troll’lerin olduğu sahnenin, “Riddles in the Dark”ın ve Carrock sahnesinin gözümüzde şimdiden efsaneleştiğini bildiriyoruz. (Ç)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder