Ocak 2012’de, blogumuzda “2012’nin Merakla Beklenen Filmleri” başlığı altında, 2012 yılında gösterime girecek filmlerden merakla beklediklerimizin listesini yapmıştık. On beş filmlik bu listedeki bazı filmler ülkemizde henüz gösterime girmedi, bazılarının gösterim tarihi ertelendi, bazılarını ise yazıktır ki izleme şansımız olmadı. O nedenle “2013’ün Merakla Beklenen Filmleri” listemizden önce, 2012’nin merakla beklenen filmlerin, beklediğimizden iyi çıkanlar, bizi hayal kırıklığına uğratanlar ve daha izleyemediklerimiz hakkında düşüncelerimizi paylaşacağız.
15-) “G.I. Joe: Retaliation”: Bu yıl 29 Haziran’da
gösterime girmesi planlanan “G.I. Joe: Retaliation”, listemize en son sıradan
girmeyi başarmıştı. Ancak yapımcılar Channing Tatum’un rolünün uzaması için
filme birkaç sahne daha eklemeye karar verdikleri için filmin gösterimi Mart
2013’e ertelendi. Ama “2013’ün Merakla Beklenen Filmleri” listesinde kendine
yine yer bulur mu, onu bilemiyoruz. (Ç)
14-) “Cloud Atlas”: İngiliz yazar David Mitchell'ın
2004'te yazdığı aynı adlı meşhur romandan çevrilen film, “Matrix”ten
tanıdığımız Wachowski Kardeşler ve Perfume: The Story of a Murderer, Run Lola
Run gibi pek sevdiğimiz filmlerin yönetmeni Tom Tykwer tarafından yönetildi ve
senaryosu da aynı ekip tarafından yazıldı. Kitabın anlattığı hikaye(ler) her ne
kadar senaryoya dönüşmeye elverişli olsa da sinema seyircisine altı ayrı
hikayeyi anlatmaya çalışmanın bir cesaret örneği olduğunu kabul etmek gerek, Cloud Atlas farklı sinema türlerini ve tekniklerini seyirciye aynı filmde sunarak bu
senenin başarılı uyarlamalarından biri olmayı bizce başarıyor. (Ş)
13-) “World War Z”: Zombi apokaliptesinin otoritesi
Max Brooks'un aynı adlı romanından beyaz perdeye bir türlü aktarılamayan
filmin, 2012 listemizde
yer almasına rağmen sonunda 21 Haziran 2013'te gösterime çıkacağı ilan edildi. (Ç)
12-) “Frankenweenie”: Bu yıl iki filmi birden
gösterime giren Tim Burton’ın eleştirmenler ve seyirci tarafından daha çok
beğenilen filmini henüz izleme şansına erişemedik. Ancak gelen eleştiriler
filmin yoğun ve has bir sinema duygusuna sahip olduğu yönünde. (Ç)
11-) “Men in Black 3”: Serinin üçüncü filmi,
beklentilerimizin biraz aşağısında kalsa da (Özellikle ilk filmdeki özgünlükten
yoksun ve biraz daha yavandı sanki) gayet eğlenceli bir devam filmi olduğu için
ve bir “MIB” filminden bekleneni büyük oranda karşıladığı için kendini
izletiyordu. Setteki tavırlarıyla tüm ekibin canını sıkan gişe canavarı Will
Smith’in büyük oranda sırtladığı film, bittabi yapımcı şirket Sony’nin yüzünü
güldürmeyi de (tahmin ettiğimiz gibi) başardı. (Ç)
10-) “Skyfall”: Hakkında bu ayın başında bir
eleştiri yazısı da yazdığımız “Skyfall”, bir milyar dolara yakın hasılatıyla en
çok izlenen James Bond filmi oldu. Eleştirmenler ve seyircinin de bağrına
bastığı film yine de bize göre bir “Casino Royale” değildi ve biraz
abartılıyordu ne yazık ki. (Ç)
9-) “John Carter”: Olumsuz eleştiriler almasına
karşın bu senenin “Sucker Punch”ı olabilme ihtimalini (Biliyorsunuz ki iyi bir
film olsa da “Sucker Punch” da geçtiğimiz yıl hiç iyi yorumlar almamıştı) göz
önünde bulundurduğumuz “John Carter”, bizi yanıltıp 2012’nin hayal kırıklığı
oldu. “Finding Nemo” ve “Wall-E” gibi filmlerde imzası bulunan Andrew Stanton
nasıl böyle kof ve vasat bir filme imza atmış, doğrusu çok şaşırdık. (Ç)
8-) “Gravity”: Bizlere Prisoner of Azkaban gibi
başarılı bir uyarlamayı bahşetmiş başarılı yönetmen Alfonso Cuaron’un yönettiği
ve Hubble teleskobunu tamir etmek olan iki astronotun dünyaya geri dönme ve
hayatta kalma macerasını anlatan film de 2013’e (18 Ekim) ertelenenler
arasında yer aldı. (Ş)
7-) “The Amazing Spider-Man”: 2002’de gösterime
giren “Spider-Man” ile “The Amazing Spider-Man”i karşılaştıran bir yazıyı da
geçtiğimiz aylarda yayınlamıştık. “The Amazing Spider-Man”, ilk üçlemenin Sam
Raimi’nin maharetli ellerinin değdiği ilk filminden daha iyi olmasa da, büyük oranda Andrew Garfield ve Emma Stone
sayesinde ümit verici bir film olmayı başarmıştı. Jamie Foxx’un Electro olacağı
“The Amazing Spider-Man 2” ise 2014’te vizyona girecek. Merakla bekliyoruz. (Ç)
6-) “The Dark Knight Rises”: Nolan'ın 7
senelik macerası hasılat rekortmenleri arasında yerini alan The Dark Knight Rises'ın gösterime girmesinden sonra sona erdi fakat beklentiler havada kaldı,
zira üçlemenin son filmi ilk iki filmin seviyesini bizce yakalayamadı. Filmin
en iyi yanı, müziklerinin yine Hans Zimmer tarafından yapılmış olmasıydı. (Ş)
5-) “Brave”: Disney-Pixar ortaklığındaki “Brave”, “Cars 2” fiyaskosundan ve pek ilgi çekici olmayan fragmanlardan sonra düşen beklentilerimizi bir nebze karşıladı karşılamasına, ancak kendisi bir Pixar filmi gibi görünmüyordu. Teknik olarak mükemmel, harika müziklere sahip olsa ve son derece özgün karakterler barındırsa da, Pixar filmlerinin büyüsünden uzak bir filmdi “Brave”, ki aslında kendisinde bizce potansiyel vardı. Yine de “Brave”in iyi bir film olduğu söylenebilir, tabii. (Ç)
4-) “Django Unchained”: Quentin Tarantino’nun yönettiği ve oyuncu kadrosunda Leonardo DiCaprio, Samuel L. Jackson, Joseph Gordon-Levitt, Christoph Waltz (Alman ödül
avcısı) gibi sağlam isimlerin bulunduğu film, ülkemizde 18 Ocak’ta gösterime
girecek. Imdb puanı an itibariyle 8.8 ve Tarantino fanları beklediklerini
bulmuşa benziyor. (Ş)
3-) “Prometheus”: Beklentilerimizin altında kalan
bir başka filmse “Prometheus”. O kadar fragman ve tanıtımdan sonra beklentimizi
iyice artıran Ridley Scott, iyi bir filme imza atsa da hevesimiz kursağımızda
kaldı diyebiliriz. Tabii yalnızca Scott’ı suçlamak yersiz; karşımızda bir de
“Lost” gibi bir diziyi harcayan Damon Lindelof var. Bu arada “Prometheus”un
devam filminin geleceğini ve başrolde yine Michael Fassbender ile Noomi
Rapace’ın olacağını belirtelim. (Ç)
2-) “Dark Shadows”: Tim Burton’ın muhtemelen çektiği
en kötü filmi bu yıl izledik. “Dark Shadows”, Burton’ın olmazsa olmazı gotik
atmosfer ve harika Danny Elfman müziklerine rağmen (Johnny Depp, Michelle
Pfeiffer, Eva Green ve Helena Bonham Carter gibi bir kadroyu da es geçmemek
lazım) son derece dağınık, kopuk, gereğinden fazla uzun (ki 109 dakikalık
standart bir süresi vardı) ve sıkıcı bir yapım olarak akıllara kazındı. (Ç)
1-) “The Hobbit: An Unexpected Journey”: Kendisi
hakkında kapsamlı bir yazıyı yakında yayınlayacağımız “The Hobbit: An
Unexpected Journey”, beklentilerimizin biraz altında kalsa da Peter Jackson
şüphesiz yine iyi bir filme imza attı. Daha her repliğini ezbere bilecek kadar
izlemedik, ancak Troll’lerin olduğu sahnenin, “Riddles in the Dark”ın ve
Carrock sahnesinin gözümüzde şimdiden efsaneleştiğini bildiriyoruz. (Ç)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder