4 Mart 2012 Pazar

2012 Oskar Ödül Töreni : Öncesi ve Sonrası

Ş-Bu seneki Oskar Töreni bizim için tahmin edilebilir geçti, fakat favorilerimizin ödülleri aldığını söyleyemeyeceğim. Oskar öncüsü festivallerden bu tahmin edilebildiği üzre en önemli iki ödül The Artist'e gitti, onun dışında hangi film hangi dalda ödül aldı ve biz ne bekliyorduk, bu yazıda toparlamaya çalıştık.

Birileri çıkıpAkademi'yi duygusal yönden etkileyecek işler yapmazsa, 2013 ve 2014 Oskar Törenleri'nde ise aday olduğu dallarda tüm ödülleri toplayacak olan The Hobbit’e güveniyoruz.

Törenin içeriğinden bahsedecek olursak, Oskar gecelerinin kıdemli sunucusu Billy Crystal’ın kısıtlı sürede iyi iş çıkardığını söylemek yerinde olur, ayrıca Cirque Du Soleil’in gece için hazırladığı gösteri de törene renk katan diğer bir detaydı. Fakat bana kalırsa Billy Crystal artık koltuğuna oturup töreni izlemeli; yerine törende en iyi belgesel için ödülü verirken sunucu da olabileceğini gösteren Robert Downey Jr. gelebilir örneğin.

En İyi Film: "The Artist"
Ç-Bu kategoride favori gösterilen “The Artist”dahil bazı filmleri henüz izlemediğim için benim favorim farklıydı. “The Descendants”ı da “Midnight in Paris”i de epey beğendim, o yüzden ikisinden birinin ödül almasını çok isterdim. “The Artist”e bu dalda en yakın aday da“Hugo”ydu. Bu seneki Cannes Film Festivali’nden ödülle dönen “The Tree of Life”ınise Akademi tarafından çok sevilip el üstünde tutulacağını pek sanmıyordum. O yüzden ödülü “The Artist”in alacağını düşünüyordum fakat favorilerimi “The Descendants”ve “Midnight in Paris” olarak belirlemiştim.

Ş-Benim favorim ise Hugo idi. Akademi ise benim de takdir ettiğim fakat "abartılmış" bulduğum The Artist'e verdi; yönetmen takdir edilebilir ama böyle prestijli bir törende "en iyi film" ödülü verilirken her dalda verilen emeğe bakılarak seçim yapılmalıydı diye düşünüyorum.


En İyi Yönetmen: "Michel Hazanavicius"
Ç-Bu dalda da büyük çoğunluk (Son zamanlarda verilen diğer ödülleri de göz önünde bulundurursak) ödülün Michel Hazanavicius’a gideceği konusunda hemfikirdi halihazırda. Aslında ödülü çoktan hak etmiş olan Martin Scorsese çok değil, birkaç yıl önce “The Departed”la ödüle kavuştuğundan ve diğer adaylardan Woody Allen ile Alexander Payne daha önce Oscar kazandığından bu daldaki favorimi çok da güçlü bir şekilde desteklediğimi söyleyemem açıkçası. “The Artist”i izlemediğim için ödülün Woody Allen’a, Alexander Payne’e ya da Martin Scorsese’ye –ki kendisi En İyi Film dalında olduğu gibi Michel Hazanavicius’ın en büyük rakibi– gitmesi tercihimdi, ama öyle olmadı.

Ş-Sinema sanatını en iyi icra eden kişiye gidecekse bu ödül, Scorsese’ye gitmeliydi. Ama herkes 3 boyut teknolojisiyle bir yerlere gelmeye çabalar dururken geriye dönüp bir hayli cesaret gerektiren türde bir filme imza attığı için Hazanavicius’ın cesaretini de göz ardı etmek imkansız; Akademi de böyle düşünecek ve ödülü ona verecektir diye düşünüyordum, nitekim öyle de oldu.


En İyi Erkek Oyuncu: "Jean Dujardin"
Ç-Bu kategoride kesin bir şey söylemek çok zor. Genel kanı yine “The Artist”in önde olduğu yönündeydi, nitekim Jean Dujardin ödülü aldı. SAG, BAFTA, Altın Küre, hatta Cannes Film Festivali’nden dahi ödülle dönen Jean Dujardin’in cidden çok iyi olduğu söyleniyor. Karşısında da ikinci Oscar’ını almaya pek uzak olmayan George Clooney vardı. Clooney’nin“The Descendants”taki tutarlı oyunculuğu gerçekten takdire şayandı, ayrıca kendisi Akademi tarafından zaten pek seviliyor. Ama benim gönlüm ödülü çoktan hak etmiş olan Gary Oldman’ın artık Oscar’ı almasından yanaydı. Tahminlerde ön planda olmasa da ödülü almasını ummuştum.

Ş-Bence de bu dal 2012 Oskar'ının adayların hepsinin kuvvetli olduğu tek dal. Zira diğer dallarda pek bereketli geçen bir yıl olduğunu düşünmüyorum. Dujardin'in oyunculuğunu beğenmiştim, ama ödülü diğer adaylardan daha mı fazla hak ediyordu? Bence bu tartışılır; The Artist sessiz bir film, oyunculuğu değerlendirirken farklı düşünmek gerekiyor, mimikler rol gereği abartılı, sesini kullanmıyor. Bir yandan da günümüzde pek örneği kalmamış "melodram" türünde oyunculuk sergilemek herkesin harcı gibi durmuyor; filmi izleyenler bilir, Dujardin'in "kabus sahnesi"ndeki oyunculuğu takdire şayandı; Akademi de bunu göz ardı etmemiş gözüküyor. Lakin Akademi'nin göz ardığı ettiği güçlü bir isim var bu dalda, o da Shame'in başrol oyuncusu Michael Fassbender, hakkının yendiğini düşünüyorum.


En İyi Kadın Oyuncu: "Meryl Streep"
Ç-Akademi’nin Meryl Streep ve Coen Biraderler’i her sene aday göstermesi artık biraz sıktı bana göre. Meryl Streep yahut Coen Biraderler’e laf söyleyecek değilim, haşa. Başarılarını görmemek için kör olmak gerek. Ama Meryl Streep’in misal bu yıl George Clooney’nin yaptığı gibi abartısız, tutarlı rolleri seçmek yerine her daim ‘büyük’ rolleri seçmesi bile samimiyetsiz gelmeye başladı bana. Kaldı ki “The Iron Lady” iyi eleştiriler alan bir film de değildi. Gerçi Akademi’nin bunu göz ardı edebileceği gün gibi ortadaydı, o ayrı. Her ne kadar Meryl Streep’in karşısında en son SAG’tan da ödül alıp bahisleri iyice kızıştıran Viola Davis olsa da Oscar’ı Streepin almasını engelleyemedi. Michelle Williams da Marilyn Monroe rolüyle iyi eleştiriler aldı, ama Davis ve Streep’e göre ödüle biraz daha uzaktı. Herkesi kendine hayran bırakan Rooney Mara da ödül için fazla gençti.

Ş- Benim bu dalda favorim yoktu, ama We Need To Talk About Kevin'deki performansıyla Tilda Swinton'ın adaylar arasına alınmamasının şaşırtıcı olduğunu söylemeliyim. Akademi bizi bir kere de iyi yönde şaşırtsa, değil mi?


En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: "Christopher Plummer - Beginners"
Ç- Bu dalda iki büyük ve emektar oyuncu ön plandaydı. Biri zaten eve ödülle dönen Christopher Plummer, diğeri de Max von Sydow'du. İkisi de ödülü çoktan hak ettiği için hangisi alırsa alsın sevinecektim herhalde.

En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: "Octavia Spencer - The Help"
Ç- Bu dalla ilgili hiçbir fikrim yok ne yazık ki. Eleştirmenler dahil herkes “The Help”teki rolüyle Octavia Spencer’ın ödülü alacağına kesin gözle bakıyordu, öyle de oldu.


En İyi Uyarlama Senaryo: "Alexander Payne ve Nat Faxon&Jim Rash - The Descendants"
Ç- Burada birçok yerden ödülle dönen“The Descendants” zaten ödüle en yakın isimdi. Alexander Payne daha önce Oscar kazanmış bir isim, ama “The Descendants” da gerçekten çok iyi bir senaryoya sahip. En büyük rakibi de senaryosuyla herkesin takdirini kazanan “Moneyball”du. “Moneyball”un şansını azaltan ise senarist Aaron Sorkin’in bir önceki yıl “The Social Network” ile ödüle uzanmış olması idi.

Ş-The Descendants geceden ödülsüz ayrılsa üzülebilirdim sanırım. En uygun ödül de buydu; senaryoda karakterler güzel işlenmiş, yönetmenin de katkısıyla son derece yalın,eğlenceli ve seyirciyi yormayan bir drama çıkmış ortaya.

En İyi Özgün Senaryo: “Woody Allen - Midnight in Paris”
Ç-İkimizin de beğendiği “Midnight in Paris” bu dalda ödülü hak ediyordu bana göre. “Match Point” ve “Vicky Cristina Barcelona”yı sevmeyen biri olarak “Midnight in Paris”e dört elle sarılmamın nedenini pekala biliyorsun. Tabii “The Artist” yine en büyük rakipti.

Ş-Bence The Artist bu dalda kesinlikle en büyük rakip değildi, zira senaryo babında özgün bir tarafı olduğunu düşünmüyorum. MIP o gece bi heykelcik alacaksa o da bu dalda olmalıydı diyorum. Allen iyi iş çıkartmış.

En İyi Kurgu: "Kirk Baxter, Angus Wall - The Girl with the Dragon Tattoo"
Ş- Fincher ile The Curious Case of Benjamin Button'dan beri birlikte çalışan ekibin üçüncü adaylıklarıydı, ekip geçen sene de Social Network ile aynı dalda ödül almışlardı. Filmin uyarlandığı aynı adlı romanın karmaşık bir kurgusu olduğunu göz önünde bulundurarak, sahnelerin sıralanması ve uzunluklarının ayarının iyi yapıldığı kanısındayım. Fakat bu dalda favorim The Descendants'tı; söz konusu drama olunca seyirciyi etkileyebilmek kurgunun iyi olmasından, hikayenin sizi içine alabilmesinden geçiyor.


En İyi Yabancı Film: “Jodaeiye Nader az Simin (İran)”
Ç-Bu dalda herkesin ağzından düşmeyen film “Jodaeiye Nader az Simin”di, ki ödülü alacağı da kesin gibiydi. Polonya’nın adayı “In Darkness”ın ise Yahudiler’i anlatan bir film olduğu için az da olsa şansı vardı tabii; Akademi’nin Yahudiler’le ilgili bir filme kayıtsız kaldığı pek görülmemiş bir şey sonuçta. Yine de ödül tahmin ettiğimiz üzre “Jodaeiye Nader az Simin”e gitti.

Ş-Ben de öyle düşünüyorum, filmi çok beğendiğimi de eklemeliyim. Film, insan ilişkilerine alışık olmadığımız kadar tarafsız yaklaşıyor ve seyirciyi her dakika “Hangisi haklı? Ben olsam ne yapardım? ”diye düşünmeye itiyor. İnsanı ve ailedeki yerini anlamak, farklı bir ülkede doğmanın getirip götürdüklerini görmek için ilgiyle izlenebilecek bir film.

En İyi Görüntü Yönetimi: "Robert Richardson, Hugo"
Ç-Sevmesen de “The Tree of Life”ın bu dalda ödül alması gerektiğine sen de katılıyorsundur. “Hugo” da cidden harika bir görüntü yönetimine sahip ama “The Tree of Life” bana göre daha ön plandaydı bu kategoride. “The Artist” ile “The Girl with the Dragon Tattoo”yu sen değerlendirebilirsin sanıyorum.

Ş-Bu dalda The Artist’i o zamanın şartlarını baz alarak çekildiği için es geçiyorum, gönlüm Hugo’dan yana olsa da Tree of Life alır diye düşünüyordum ben de.

En İyi Kostüm Tasarımı: "The Artist"
Ç-Bu dalda da pek fikrim yok. Teknik anlamda çok başarılı olan “Hugo”, Kostüm Tasarımı dalında da güçlü bir adaydı tabii ama The Artist bu dalda da Oscar'ı aldı.. Kostüm Tasarımcıları Birliği’nin “W.E.”ye ödül vermesi ise insanları şaşırtmıştı.


En İyi Sanat Yönetimi: "Dante Ferreti, Francesca Lo Schiavo - Hugo"
Ç-Bence bu kategori, “Harry Potter and the Deathly Hallows: Part 2”nun ödülü alması gereken kategoriydi. Çünkü Harry Potter serisi bu ödülü çoktan hak etmişti. Rakibi ise “Hugo”, ki “Hugo” da ödülü hak etmiyor değil. “Midnight in Paris”in ise şansı azdı.

En İyi Görsel Efekt: "Rob Legato, Joss Williams, Ben Grossman, Alez Henning - Hugo"
Ç-“Rise of the Planet of the Apes”, bana göre bu konuda ödülü alacak olan ve alması gereken yapımdı. Birçok eleştirmen ise “Harry Potter and the Deathly Hallows: Part 2”da diye tahminde bulunmuştu, fakat ödül bu dalda da Hugo'ya gitti.

En İyi Makyaj: "Mark Coulier, J.Roy Helland - Iron Lady"
Ç-Tahminim “The Iron Lady” yönündeydi ama favorim yine “Harry Potter and the Deathly Hallows: Part 2” idi. Sanat Yönetimi dalında olduğu gibi bu dalda da ödülü çoktan hak etmişti Harry Potter.

En İyi Animasyon: "Rango (Gore Verbinski)"
Ç-Pixar’ın ödül alamayacağı, hatta aday bile olmadığı bir sene olduğu için bu kategori önceki yıllardan biraz farklı oldu. Bütün filmleri görmedim, ama gönlüm Pixar’ınkilerden bile cesur ve Pixar filmleri kadar özgün olan “Rango”dan yanaydı.

En İyi Müzik: "Ludovic Bource - The Artist"
Ç-John Williams iki filmle birden aday oldu bu yıl. “The Adventures of Tintin”in müzikleri pek de dikkat çekici değildi bana kalırsa, o yüzden ödülü alacaksa “War Horse”la alsın istiyordum ben, zira daha fragmanlardan ustanın döktürdüğü belli oluyordu. Ödülü alan ise müziklere sırtını yaslayan “The Artist” oldu. “The Adventures of Tintin”dense “Rango” ile Hans Zimmer’ın yahut Alexandre Desplat’nın aday olmasını daha çok isterdim, o ayrı.

En İyi Şarkı: "Bret McKenzie - Man or Muppet (The Muppets)"
Ç-Bu sene bu kategori en kötü kategori ve resmen formalite icabı gibi duruyordu. Aday olan sadece iki şarkı vardı ve ikisi de öyle ahım şahım şarkılar değildi. Yine de seçim yapmak gerekirse tahminlerin aksine “Real in Rio” diyordum fakat "Man or Muppet" ödüle layık görüldü.

En İyi Ses Miksajı: "Tom Fleischman, John Midgley - Hugo"
Ç-Az önce de belirttik; teknik dallardaki başarısı apaçık olan “Hugo”, bu dalda da ödülü kazanma ihtimali çok yüksek olan bir filmdi.

En İyi Ses Kurgusu: "Philip Stockton, Eugene Gearty- -Hugo"
Ç-Motion Picture Sound Editors bu yıl ödülü “War Horse”a vermişti, o yüzden tahminler “War Horse” ile “Hugo” arasında gidip geliyordu. David Fincher’ın pek önem verdiği ses kurgusu dalında bu sene“The Girl with the Dragon Tattoo” da vardı tabii, ama ödülü alan bu dalda da Hugo oldu.

Ş- Hugo teknik dalları hak ediyor hak etmesine ama Fincher'ın ses konusunda iyi bir ekiple çalıştığını ve The Girl with the Dragon Tattoo'nun da bu konuda iyi olduğunu söylemekte fayda var. Bana kalırsa, Fincher'ın hatası uyarlanacak başka hikaye bulamaması oldu bu yıl.

En İyi Kısa Animasyon: “The Fantastic Flying Books of Mr. Morris Lessmore”
Ç-Benim bu dalda favorim, ödülü alan “The Fantastic Flying Books of Mr. Morris Lessmore”du. Pixar kısası “La Luna”nın da çok iyi olduğu ve ödüle uzanabileceği söyleniyordu. “Wild Life” ise özgün çizgilere sahip gibi dursa da çok şey anlatmıyordu senaryo itibarı ile.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder