11 Mart 2012 Pazar

Efsane Replikler – 13 “I’m the king of the world!”

James Cameron’ın sinemaya, özellikle aksiyon sinemasına katkısı kesinlikle göz ardı edilemez. Başarılı yapımcı/yazar/yönetmen, 80’li yılların bilim-kurgu/aksiyon sinemasına “Alien” serisinin ikinci (ve en iyi) filmi “Aliens” ve “The Terminator” ile; 90’lı yılların ilk yarısına da “Terminator 2: Judgment Day” ile damgasını vurduktan sonra, 1994’te “The Terminator”ın yıldızı Arnold Schwarzenegger’ı alarak “True Lies”ı çekmişti. Filmlerinde her daim yeni şeyler denemeyi ve seyirciyi şaşırtıp memnun etmeyi kendine görev bellemiş olan Cameron’ın 90’lı yıllara damga vurmasındaki esas etken ise 1997’de çektiği “Titanic” oldu. 200 milyon dolarlık bütçesiyle o zamana kadarki en pahalı yapım olma rekorunu kıran “Titanic”in kırdığı tek rekor bu değildi elbette: Film tam 14 dalda Oscar’a aday oldu; 11 dalda Oscar alarak o zamana dek en çok Oscar kazanan “Ben Hur”ün yanına adını altın harflerle yazdırdı; ayrıca 2 milyar dolara yakın hasılatıyla en çok hasılat yapan film olma şanına erişti. “Titanic”in bu rekorunu ise 12 yıl sonra “Avatar” kıracaktı, ki “Avatar” da bir James Cameron filmiydi.



Listeye eklediğimiz replik de kim ne derse desin efsane olmuş film “Titanic”ten. Bildiğiniz gibi “Titanic”, zengin ve aristokrat Rose DeWitt Bukater (Kate Winslet) ile fakir oğlan Jack Dawson’ın (Leonardo DiCaprio) aşk öyküsünü anlatan bir yapımdı. Kağıt oyununda kazandığı biletlerle Titanic’e binen Jack ve nişanlı olmasına karşın kendini Jack’e aşık olmaktan alıkoyamayan Rose’un hikayesini son derece başarılı bir sanat yönetimi ile kostüm tasarımı, iyi görsel efektler ve etkileyici müzikle anlatan Cameron, klasik ve tanıdık bir senaryoya sahip olmasına rağmen 3.5 saat boyunca kendini hiç sıkmadan izleten bir filme imza atmıştı. Replik de filmin ilk yarısından: Jack ve beraber bilet kazandığı arkadaşı Fabrizio (Danny Lucci) Titanic’in burnuna gider. Böyle bir gemide olmaları gerekçesiyle öylesine heyecanlılardır ki, Jack kendini kral ilan eder. Kollarını açıp uçsuz bucaksız denize doğru “I’m the king of the world!” diye bağırır. Haklıdır da; kendisi dünyanın en ünlü ve büyük transatlantiğinde yolculuk etmektedir ve o an dünyanın en mutlu insanlarından biridir… James Cameron’ın da film tüm Oscar’ları topladığında haklı olarak sarf ettiği bu replik, aslında birçok etkileyici sahnesi olan filmde aslında çok şey anlatan, hatta filmin kendisini özetleyen anlardan biri olarak akıllara kazınmıştır. Ayrıca sahnedeki müzik ve kamera kullanımı da etkileyicidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder