11 Aralık 2011 Pazar

“The Faculty”

Robert Rodriguez’in filmografisine baktığımızda, kendisinin epey garip bir yönetmenlik anlayışının olduğunu görüyoruz: Son derece iyi çizgi roman uyarlamalarından (“Sin City”), 60’lı ve 70’li yılların sinemasına saygı duruşunda bulunan ‘retro’ filmlere (“Planet Terror” ve “Machete”); Kendisini üne kavuşturup genel anlamda beğenilen El Mariachi üçlemesinden (“El Mariachi”, “Desperado”, “Once Upon a Time in Mexico”), artık suyu çıkan ve beğenilmeyen, fakat kendisinin çekmekte nedense ısrarcı olduğu “Spy Kids” serisine kadar birçok değişik tarzda ve türde film var bu filmografide. Yine de eleştirilere kulak asmayıp ne çekmek istiyorsa onu çeken Rodriguez, “Desperado” ile yakaladığı büyük çıkışın ardından çektiği “From Dusk Till Dawn” ile (Ki filmin senaryosunu yazan kadim dostu Quentin Tarantino, aynı zamanda filmde rol alarak yönetmene eşlik etmişti) sabun köpüğü B filmlerine olan hayranlığını fark etmemizi sağlamıştı. Yönetmen, “From Dusk Till Dawn”dan iki yıl sonra, 1998’de ise “The Faculty” ile karşımıza çıktı.

“Scream”in 1996’daki gişe başarısı, genç oyuncuların rol aldığı korku/gerilim filmlerinin sayısındaki artışın başlıca nedenlerinden biriydi şüphesiz. Düşük bütçeli “Scream”in elde ettiği başarının ardından yapımcılar bu tür filmlerin ekmeğini yemek istediğinden o yıllarda “Scream”in muadili birçok başarılı/başarısız film vizyona girmişti. Senaryosu “Scream” ve ilk film kadar olmasa da gayet iyi eleştiriler alan “Scream 2”nun senaryo yazarı Kevin Williamson’ın elinden çıkma “The Faculty”yi de, yapımcı şirket Dimension Films Robert Rodriguez’in maharetli ellerine teslim etti. Başka bir yönetmenin elinde sıradan bir ‘teen-slasher’a dönüşebilecek “The Faculty”, çalışma stili ve vizyonu çok iyi olan Rodriguez’in ellerinde özellikle 1970’lere ve eski korku filmlerine saygı duruşunda bulunan, birçok sahnesiyle de bir B filmi havası taşıdığı iddiasını kanıtlayan bir yapım olarak akıllara kazındı.


“The Faculty”, Herrington Lisesi’nde geçen bir olayı konu alıyor: Nereden geldiği kestirilemeyen bir organizma, okuldaki öğretmenleri ve ardından öğrencilerle velileri uzaylı yaratıklara dönüştürmeye başlıyor. Bunun farkına varan ve normalde birbirleriyle çok da alakası olmayan altı öğrenci; sınıf tekrarı yapan ve diğer öğrencilere uyuşturucu maddeler dahil birçok şey satan Zeke (Josh Hartnett), diğer öğrenciler tarafından dışlanan fotoğraf meraklısı Casey (Elijah Wood), okulun futbol takımında yer alan popüler Stan (Shawn Hatosy), onun kız arkadaşı Delilah (Jordana Brewster), lezbiyen olduğunu söyleyen garip kız Stokely (Clea DuVall) ve okula yeni gelen Marybeth (Laura Harris) – ki bu öğrenciler filmin en başında bize tek tek tanıtılıyor da – bir araya gelip arkadaşlarını, ailelerini ve öğretmenlerini eski haline döndürmek ve bir yandan da onlar gibi uzaylı parazitlere dönüşmemek için güçlerini birleştiriyor. Suyla daha da güçlü hale gelen ve Zeke’in sattığı kokain benzeri uyuşturucu maddeyle ölen uzaylıları yok etmenin tek yolunun ‘kraliçe’yi öldürmek olduğunu (Tanıdık geldi, değil mi) fark eden öğrenciler, ‘kraliçe’yi aramaya başlıyor…


O sıralar yeni yeni ünlü olan genç oyuncu kadrosuyla ve yardımcı/konuk oyuncularıyla da göz dolduran film (Yapımda komedyen Jon Stewart, “The Terminator 2”nun kötü adamı Robert Patrick, şarkıcı Usher Raymond, Rodriguez’in önceki filmleri “Desperado” ve “From Dusk Till Dawn”da da yer almış olan Salma Hayek ve Famke ‘Jean Grey’ Janssen de var), az önce de belirttiğim üzere “Invasion of the Body Snatchers”, “The Thing”, “The Terminator” gibi eski bilim kurgu/korku filmlerine saygı duruşu niteliğinde birçok sekansa sahip. Oyunculukların genel anlamda iyi olduğunu da söyleyebiliriz. Zaten o konuda çok da düşünmemek gerek, zira karşımızdaki ciddiye pek de alınmaması gerektiğini bas bas bağırarak belirten ve daha çok eğlenceli dakikalar geçirmenizi sağlayacak türden bir yapım. Oyuncular da film çekilirken eğlendiklerini rolleriyle belli ediyorlar esasen. Film ayrıca türün klişelerini de kullanmaktan çekinmeyip bir çeşit gövde gösterisi sunuyor. Bir kere, başrol oyuncularını, yani mecburen bir araya gelen ekibi bile – Aslında zeki olan ama derslerine gerekli önemi vermeyip işin kolayına kaçan Zeke, gıpta edilen futbol takımı kaptanı Stan, onun okul dergisinin editörü olan popüler kız arkadaşı Delilah, kimsenin sevmediği gotik kız Stokely, ‘iyi aile kızı’ görünümündeki yeni öğrenci Marybeth ve içine kapanık inek öğrenci Casey – bir lisenin klişe hiyerarşisine son derece uygun bir biçimde bir araya getiriyor. Yapımın içinde Class of ’99, The Offspring, Garbage gibi grupların şarkılarının bulunduğu film müzikleri albümü de çok başarılı ve şarkılar filmde kullanıldıkları sahnelere çok yakışmış: Daha ilk sahnede duyduğumuz “The Kids Aren’t Alright”tan futbol maçı sahnesinde çalan “Another Brick in the Wall” yorumuna kadar tüm şarkılar yerli yerinde ve fon müziği olarak kullanıldıkları sekansların vermek istediği hissi seyirciye iletmeyi başarıyorlar.


“I Know What You Did Last Summer” ile her senaryosunun iyi olmadığını ve işin aslında yönetmende bittiğini görmemizi sağlayan Kevin Williamson’ın diyalogları, Rodriguez’in etkili yönetimi ve yer yer ayyuka çıkan başarılı görsel işçiliğiyle 90’lı yılların saygın korku filmleri arasında yerini alan “The Faculty”, özellikle gençlerin olduğu korku/gerilim filmlerini sevenlerin izlemesi gereken bir film. Ayrıca on yıl sonra “Planet Terror” ile eski korku filmlerine göndermelerle dolu bir film daha çeken Robert Rodriguez’in sinemasını da seven ve fakat bu filmi daha önce izlememiş olanlar tarafından da izlenmesi elzem.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder