26 Aralık 2011 Pazartesi

“South Park: Bigger, Longer and Uncut”

Ağustos 1997’den bu yana hayatımızda olan uzun soluklu televizyon dizisi “South Park”, hasta ruhlu bir animasyon olarak hafızalara çoktan kazındı. On altı sezondur yayınlanan ve (şimdilik) dört sezon daha süreceği kesinleşen bu psikopat çizgi dizi, aynı zamanda yayınlandığı kanal Comedy Central’ın en beğenilen ve en uzun soluklu programı. Programın yapımcı, senarist ve yönetmenleri Trey Parker ve Matt Stone zaten “South Park”tan önce de deyim yerindeyse psikopatça işler yaptıkları için takipçileri “South Park”ı görünce büyük bir sürprizle karşılaşmamıştı, pek tabii. Ama ilk görüşte şirin bir animasyonmuş gibi algılanan bir dizinin zaten gece geç saatte yayınlanması ve bilumum kan, şiddet ve açık saçık espriler içermesi birçok insan için yeterince şok edici olmuştu muhtemelen.

Mr. Garrison: What is 5 times 2? Now come on, children, don’t be shy, just give it your best shot. Yes, Clyde?
Clyde: 12?
Mr. Garrison: Okay, now let’s try to get an answer from someone who's not a complete retard.

Colorado’da, South Park adlı bir dağ kasabasında yaşayan dört ilkokul öğrencisinin hikayesini anlatıyor “South Park”. Şişman ve şımarık Eric Cartman, zeki ve duyarlı Kyle Broflovski, duygusal ve hassas Stan Marsh ve ağzı bozuk, şanssız Kenny McCormick’in başına gelenleri anlatan dizi, dünya gündeminden de feyz alıyor ve birçok olayı/ünlüyü/olguyu tiye alarak rahatsız edici derecede komik olmayı 1997'den beri başarıyor. Böylesine komik ve ünlü bir dizinin film versiyonunun çıkması için de uygulayıcı yapımcılar çok fazla beklemedi ve üçüncü sezonunun yayınlandığı 1999’da dizinin filme dönüşmesine yeşil ışık yaktı. 21 milyon dolar bütçeye sahip olan yapımın ismi “South Park: Bigger, Longer & Uncut”tı ve film, bütçesini dörde katlayan bir hasılatla yapımcılarını sevindirmeyi başardı. Eleştirmenlerden de olumlu not alan film, ayrıca yine birçok olaya/kişiye/olguya göndermelerde bulunduğu, hatta düpedüz küfrettiği için de dizinin kendisi gibi tepki çekti.
“Thank God we live in a quiet, little, redneck, po-dunk, white-trash, kick ass U.S.A!”


Film baştan Stan’in söylediği ve sonra diğer karakterlerin de katıldığı bir şarkıyla açılıyor. “Mountain Town” isimli bu güzide şarkıda Stan (ve diğerleri), hiciv dolu bir dille ülkelerini övüyor. Şarkı sinemanın önünde sona eriyor ve annelerinden izin koparan Kyle, Stan, Cartman ve Kenny, çok sevdikleri Kanadalı iki komedyen olan Terrance & Phillip’in “Asses of Fire” adındaki filmine girmeye çalışıyor. Film küfür içerdiği için bilet kesen görevli onları içeri almayı reddedince dörtlü evsiz bir adama onları içeri sokması için para ödüyor ve böylece çocuklar salona girmeyi başarıyor. Tabii film çok sayıda küfür ve olumsuz örnek teşkil eden davranış içerdiği için dörtlü ister istemez etkileniyor ve filmden çıktıktan sonra saçma sapan konuşmaya başlıyor. Sınıf arkadaşlarına da övdükleri filmi gidip paso izledikleri için ağzı iyice bozulan gençlerin aileleri bu durumdan rahatsız oluyor ve Kanada’yı suçluyor:

“Blame Canada! Blame Canada!
They're not even a real country anyway”.

Böylece “Mothers Against Canada” adlı ekibi toplayan veliler, Conan O’Brien’ın şovuna çıkan Terrance & Phillip’i suçüstü yakalamak için O’Brien’a para ödüyor. Terrance & Phillip tutuklanınca sinirlenen Kanada hükümeti Baldwin’lerin yaşadığı malikaneyi bombalıyor ve “Asses of Fire”, Amerika ile Kanada arasında bir savaşın alevlenmesine neden oluyor. Bu arada Cehennem’de Saddam Hüseyin’le işbirliği (ve cinsel münasebet) içinde olan Şeytan da, dünyayı ele geçirmek için büyük kehanetin gerçekleşmesini bekliyor…


Trey Parker ve Matt Stone’la birlikte ünlü isimlerin de (George Clooney ve James Hetfield gibi) seslendirme kadrosunda yer aldığı filmin en ilginç yanı, müzikal olması. Şarkıyla başlayan ve her sahnenin müziklerle desteklendiği filmde akla takılan ve söylemesi pek eğlenceli birçok şarkı bulunuyor. Hatta film, 2000 yılında “Blame Canada” ile en iyi özgün şarkı dalında Oscar adayı olmuş ve törene davet edilen Trey Parker-Matt Stone ikilisi, törene kadın kıyafetleriyle iştirak etmişti. Sahnede Robin Williams liderliğinde söylenen şarkı, ödülü alamasa da şüphesiz törenin en ilginç anlarından biri olmayı başarmıştı. Aynı zamanda “Beauty and the Beast”, “The Little Mermaid” gibi klasik Disney animasyonlarına ve “Les Miserables” gibi müzikallere yaptığı göndermeler de şahane olan filmin tahmin edileceği üzere birçok eleştiriye ve sansüre maruz kaldığı da unutulmamalı. Daha vizyona girmeden MPAA’nın sansürüne takılan film (İsminin baştan “South Park: All Hell Breaks Loose” olmasına karar verilmiş fakat MPAA içinde ‘Hell’ geçtiğinden karşı çıkmış), ayrıca içinde en çok küfür geçen animasyon olarak Guinness Rekorlar Kitabı’na da girmeyi başarmış – Filmde 199 kez “Fuck” sözcüğü geçiyor ve toplam küfür sayısı 399.
1999 yapımı “South Park: Bigger, Longer & Uncut”, South Park hayranlarının, müzikal severlerin ya da izlemek için sıra dışı şeyler arayanların mutlaka izlemesi gereken, son derece eğlenceli bir yapım. Kenny’nin yüzünü de görebileceğiniz film, sırf şarkıları için bile izlemeye değer.

1 yorum: