9 Kasım 2012 Cuma

“The 2nd Law”

“The 2nd Law” İngiliz menşeli grup Muse'un çıkardığı altıncı stüdyo albümü olarak 1 Ekim 2012de piyasaya sürüldü. Albümden çıkan “Survival” ve “Madness” teklilerini daha önce duyurmuştuk.

Kimi hayranların eski Muse'u bulamayıp tatmin olamadığı, kimi hayranların ise yeni tarzı benimseyip yere göğe sığdıramadığı albümü bir de biz inceleyelim dedik:

 “Supremacy”: Albümün basları harika olan açılış şarkısı, bir film şarkısını andırıyor. Öyle ki bir aksiyon, mesela bir James Bond filminde duysak çok güzel olabilirdi. Gaza gelmiş seyirci için biçilmiş kaftan, o yüzden konserlerde muhtemelen çalınan ilk şarkı olacak. Ayrıca albümdeki ilk şarkı olduğu için diğer şarkıları duymadan önce bir an afallamanıza ve “Albüm böyle şarkılardan mı oluşuyor?” sorusunu dillendirmenize sebep olabilir.

“Madness”: Albümün Dubstep etkili ikinci şarkısı, albüm öncesinde yayınlandığı için beklentilerimizi yükseltmiş, Dubstep sevmememize karşın Muse şarkılarının çoğu gibi fena halde akılda kalıcı olduğundan kafamızın içinde dönmeye başlamıştı zaten. Ritm ve vokalleriyle harikulade bir şarkı olduğu konusundaki fikir çıktığı günden beri değişmedi.

“Panic Station”: Çok sevdiğimiz grup Cake’in sıklıkla kullandığı trompetin kullanılması şarkıya zenginlik katmış. Yorumlarda “Another One Bites the Dust” benzerliği konuşuluyor ki benzetenler haksız sayılmazlar. Melodisi ve Matt Bellamy’nin vokali dikkat çekiyor. 

“Survival”: 2012 Londra Olimpiyatları’nın resmi şarkısı, grubun Olimpiyatlar’ın kapanış töreninde de çalıp söylediği şarkı aynı zamanda. Çıktığı ilk zamanlar hayranları ve eleştirmenleri ikiye bölmüş; bazıları şarkıyı bağrına basarken bazıları kendisine burun kıvırmış. “Fight” ve “Win” naraları yüzünden midir, orkestra ve koro sayesinde midir bilinmez ama olimpiyat için uygun olduğu kesin. Yerden yere vurulmayacak, “Dinlediğim en kötü Muse şarkısı!” denmeyecek  kadar da iyi. 
“Follow Me”: Matt Bellamy’nin oğlu için yazdığı ve başlarında kalp atışı seslerini duyabileceğiniz şarkının sözleri aslında biraz basit kaçmış, ama müzikal anlamda bu açık kapanıyor. İlk yarı itibarı ile “Black Holes and Revelations” albümündenmiş gibi duran şarkı, ikinci nakarattan itibaren yine Dubstep’vari bir tarzda seyrediyor.

“Animals”: Özellikle gitarlarının tonları ve melodisi çok güzel. Matt Bellamy’nin son yıllarda iyice ayyuka çıkan politik yergi merakı kendini borsayı eleştiren bu şarkıda da gösteriyor: “Kill yourself, come on, and do us all a favour…” Enstrümantal hali ise bir başka güzel. 

“Explorers”: “The 2nd Law”un en dingin şarkısı, albümü henüz ilk dinleyişimde dikkatimi en çok çeken şarkı aynı zamanda. Dinledikten sonra saatlerce “Free me, free me…” diye mırıldanmaya neden olan şarkı, albümün kesinlikle en iyilerinden biri, hatta belki de en iyisi. 

“Big Freeze”: Bu da “Black Holes and Revelations” albümünden bir şarkıymış gibi. Vokallerde Queen etkisi hissediliyor. Pek beğenilmemiş, ama kanımca eşlik etmesi pek keyifli. Kullanılan efektler de gayet hoş.

“Save Me”: Grubun basçısı ve geri vokali Chris Wolstenholme tarafından yazılan ve söylenen şarkı, bas gitaristin albümde söylediği iki şarkının daha iyi olanı. Özellikle canlı performanslarda vokalleriyle gruba çok şey katan Chris Wolstenholme’un performansı takdir edilesi, ancak Matt Bellamy’nin sihirli değneği değmediği için midir bilinmez, parça albümde pek ön plana çıkmıyor. Wolstenholme’un alkolle mücadelesinin iyi yanlarını (aile desteği, vs.) anlattığı söylenen şarkıdaki gitar solo ise epey güzel. 

“Liquid State”: Chris Wolstenholme tarafından yazılan diğer şarkı, kendisinin alkolle mücadelesinin kötü yanını anlatıyormuş. Kısa sürüp pat diye bitmesi iyi olmamış. 

“The 2nd Law – Unsustainable”: Albümün Dubstep etkisine en çok maruz kalmış şarkısı, ayrıca albümden videosu yayınlanan ilk şarkıydı. Gitar, bas gitar ve davulun uyum ve paylaşımı başarılı. Konserlerde “Supremacy”den hemen önce çalınması ve açılış şarkısı olma ihtimali yüksek. 

“The 2nd Law – Isolated System”: Bir önceki albümü beklemediğimiz bir şekilde bitiren grup, bu albümde de aynı şeyi yapıyor. Klibi geçen ay yayınlanan ve God is an Astronaut şarkılarını andıran enstrümantal şarkı, iyi bir  albüme iyi bir kapanış oluyor.



Albümü dinlerken alınan kısa notlara gelirsek:

- Albüm “The Resistance”tan daha iyi, ancak “Origin of Symmetry”, “Absolution” ya da “Black Holes and Revelations”taki bütünlükten ne yazık ki yoksun. 

- “The 2nd Law – Unsustainable” ve “Madness”tan sonra tüm albümde var olmasını beklediğimiz Dubstep etkisi sadece iki-üç şarkıda görülüyor. Queen etkisi Dubstep etkisinden çok daha fazla. 

- Grubun bateristi Dominic Howard ne yazık ki bu albümde Matt Bellamy ve Chris Wolfstenholme’a göre geri planda kalmış, kötü olmuş.

- Grubun farklı şeyler deneme merakına artık alıştık, ancak umarız Radiohead gibi bu deneyselliği abartmazlar. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder