26 Eylül 2011 Pazartesi

Dexter: "It's Hammer Time!"

Not: Bu yazıyı altıncı sezonun ilk bölümünü izlemeyenlerin okuması önerilmez.

- So, it’s begun?
- Yes, it’s begun…

En sevdiğimiz seri katil Dexter Morgan sonunda geri döndü. Hem de beklenenden bir buçuk hafta erken; Showtime’ın 2 Ekim 2011 Pazar gecesi yayınlayacağını duyurduğu “Those Kinds of Things” isimli bölüm internete sızınca malum sitelerde de paylaşıldı. Zaten Aralık 2010’dan beri bekleyip sabırsızlanan hayranları da bir buçuk hafta daha beklemeyeceği için bu durumdan bayağı memnuniyet duydu.

Sezonun ilk bölümü diğer beş sezonun ilk bölümleri gibi başladı: Hayatına devam eden Dexter (ve oğlu Harrison), yeni cinayetler, ‘Miami Metro’daki değişimler, diğer karakterlerin hayatına girip çıkanlar, vs. Ayrıca yeni seri katillerimizle (Katiller, evet; bu sefer bir katil olmayacak gibi – hemen bir kanıya varmak çok doğru olmasa da) de daha ilk bölümden tanıştık. Katil(ler) ne kadar acımasız, özgün ve korkutucu olursa sezon o kadar heyecanlı ilerliyor kanımca ve ilk bölümden anlaşıldığı kadarıyla yeni seri katillerimiz kalıcı olacaksa yine epey heyecanlı bir sezon bizi bekliyor demektir.

Altıncı sezonun birinci bölümü “Those Kinds of Things”i kısaca özetleyelim: Oğlu artık büyüyen ve kreşe gidecek yaşa gelen Dexter, Batista’nın ona ayarladığı görüşmeye gittiğinde, oğlunu göndereceği kreşin son derece dindar olduğunu fark edip Tanrı’nın varlığını sorguluyor (Yedi başlı yılan olayıyla bu sorgu ileride kesişecek gibi). Çünkü kendisi bir baba ve Harrison onun sorumluluğunda, yani Harrison’ı nasıl yetiştireceği ve onun neye inanması gerektiğini düşünmesi gerekiyor. Rita öldükten ve Lumen tarafından terk edildikten sonra hayatına devam eden Dexter’ın (“We’re all moving forward” diyor bu konuda Harrison’a) Debra ve Angel’la bu konuları konuştuğu sahneler beş sezondur diziyi takip edip artık onu tanıyanlar için garip gelmiyor tabii – ve bu sahneler çok güzel olmuş. Aynı zamanda hem suçluları bulup öldürmeye hem kan analistliğine devam eden Dexter, liseden arkadaşlarının buluşmasına gitmeye karar veriyor bu bölümde, ama oraya gitmesinin sebebi yalnızca liseden arkadaşlarıyla buluşup eğlenmek değil – zaten bu Dexter’a göre değil. Bilakis, kendisine suçlu olduğundan şüphelendiği yeni bir kurban buluyor. Kurbanın suçlu olduğundan emin olmak için verdiği uğraşlardan sonra gerçeği ortaya çıkarıyor ve sınıf arkadaşı Joe Walker’ı masaya yatırıyor.

Dizi neredeyse bir saat sürdüğünden tüm olaylar birkaç cümleyle açıklanıp bitirilemez, tabii. Yalnız şunu söylemek lazım: Dizinin altıncı sezonu, özlediğimizden midir nedir, iyi ve tatmin edici bir bölümle başladı. İşin kötüsü ise bu sezonun son bölümünün isminin “Electric Chair” olması. Dizinin son sezonu bu sezon mu olacak bilinmez, ancak insan böyle bir isim görünce ister istemez işkilleniyor. Michael C. Hall’un gelecek sene Paul Giamatti ile “To Appomattox” adlı bir mini dizide oynayacak olması gibi bir durum da söz konusu, ancak “To Appomattox” yalnızca sekiz bölüm sürecek bir mini dizi olduğundan ve “Dexter” yalnızca sezonun ilk yarısında yayınlanıp ocak ayına kadar bittiğinden Hall’un programının ikisine de uydurulabilmesi mümkün. Ayrıca yapımcı ve senaristler de dizinin sonunu bölümün kendisine “Electric Chair” ismini vererek getirmez sanıyorum.

Sonuç olarak, dizinin sürüp sürmeyeceği henüz belli değil; bilinen tek şey ise altıncı sezonun başladığı, sezonun – belki ileride açıklanacak olan bazı ufak tefek olaylara gebe olsa da – gayet iyi başladığı (ilk bölümün Imdb’de şu anki puanı 9.6/10) ve büyük ihtimalle heyecan dolu bir sezonun bizi beklediği.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder