David Fincher’ın zamanımızın en iyi ve en yenilikçi birkaç yönetmeninden biri olduğu su götürmez bir gerçek. Kariyerine klip yönetmeni olarak başlayan Fincher, 1992’de çektiği “Alien 3”nin ardından bir süre daha klip yönetmenliğine devam etti. 1995’te ise “Se7en” isimli polisiye gerilimle sinema dünyasına geri döndü ve “Se7en” ile “Alien 3” eleştirilerinin aksine çok iyi eleştiriler aldı. Aynı zamanda çok izlenerek yapımcılarının da yüzünü güldüren “Se7en”da oyuncuların performansları da takdir edildi; ağır başlı dedektif Somerset rolüyle Morgan Freeman, genç ve hırslı dedektif Mills rolüyle kariyerinde o sıralar henüz yükselmeye başlamış Brad Pitt ve seri katil John Doe rolüyle harika bir performans sergileyen Kevin Spacey filmin en büyük kozlarındandı.
Aslında kendisi hakkında uzun eleştiri yazılarını fazlasıyla hak eden “Se7en”, isimsiz bir şehirde bir seri katilin peşine düşen dedektiflerin öyküsünü anlatıyor: Emekliliğine az kalmış William Somerset ile çiçeği burnunda dedektif David Mills, zekice planlanmış korkunç seri cinayetlerin İncil’de bahsi geçen 7 ölümcül günahı temsil ettiğini keşfeder. Bu günahlar: Kibir, Şehvet, Açgözlülük, Kıskançlık, Oburluk, Tembellik ve Öfke’dir. Cinayetlerini bu 7 ölümcül günaha göre işleyen ve parmak izi bulunamayan seri katil, Somerset’e göre sistemin bir parçası, Mills’e göre ise psikopatın tekidir. İlk beş cinayeti (Kibir, Şehvet, Açgözlülük, Oburluk ve Tembellik) işledikten sonra karakola gelip teslim olan katil, John Doe, sorgu sırasında iki dedektife onları son iki cesede götüreceğini söyler. Doe onları ıssız bir alana götürdükten sonra Mills ve Somerset oraya gelen bir kargo aracını fark ederler. Kargo aracını kullanan adam, yanına giden Somerset’e Dedektif Mills’e John Doe tarafından gönderilmiş bir kutuyu teslim edeceğini belirtir. Mills Doe’nun yanında durup onu kollarken kutuyu açan Somerset, dehşete düşer ve derhal Mills’in yanına koşar. Neler olduğunu anlamaya çalışan Mills de işin aslını John Doe’dan öğrenir: John Doe o sabah Mills evden ayrıldıktan sonra onun evini ziyaret etmiş ve onun yaşadığı hayata imrenerek ‘koca’ rolünü oynamayı denemiş, başarısız olunca da karısı Tracy’yi (Gywneth Paltrow) öldürüp başını bir kutunun içine koymuştur. Yani Doe’nun planı tıkır tıkır işlemiştir: Doe, altıncı ölümcül günah ‘Kıskançlık’ın parçasıdır ve Mills de plana göre yedinci ölümcül günahın, ‘Öfke’nin parçası olacaktır… Karısına neler olduğunu öğrendiğinde sinir krizi geçirerek Dedektif Somerset’e kutuda ne olduğunu soran Dedektif Mills’in bu repliği, filmin kan dondurucu sonunun ve üç oyuncunun eşsiz performanslarının da katkısıyla son derece etkileyici bir hal alıyordu. BAFTA adayı senaryosu gibi bu replik de efsane haline gelmeyi başardı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder