Yılın son çeyreğinde art arda iyi filmler gelmeye
başladı. Henüz izleyemesek de Paul Greengrass’ın yönettiği Tom Hanksli “Captain
Phillips”, Ron Howard’ın son filmi “Rush” ve Steve McQueen’in “12 Years A
Slave”i gibi yapımlar çok iyi eleştiriler alarak beklentilerimizi daha da
yukarılara çekti. Hal böyle olunca, ilk yarısında arka arkaya hayal kırıklığına
uğradıktan sonra, ikinci yarısında 2013’e daha bir hevesle bakan sinemaseverler
olduk.
Son on yıla (yaptığı ufak tefek işleri saymazsak)
yalnızca üç film sığdırarak az ama öz film çeken Meksikalı sinemacı Alfonso
Cuaron’un yönettiği “Gravity” de yukarıda saydığımız filmlerden biri. IMDB’de
10 üzerinden 8.5 alarak şimdilik “En İyi 250 Film” listesinde 50. sırada
bulunan yapımın Metaskor’u 96/100; Rottentomatoes eleştirmenlerinin yüzde 97’si
ise film hakkında olumlu şeyler söylemiş.
“Gravity”, gerçekten de yılın en iyi işlerinden
biri. 2006’nın en iyi filmlerinden biri olan ve En İyi Senaryo dahil 3 dalda
Akademi Ödülü’ne de aday gösterilen “Children of Men”den yaklaşık yedi yıl
sonra, yine beklentilerin üzerinde bir filme imza atan Cuaron, filmin
senaryosunu oğlu Jonas Cuaron ile birlikte yazmış.
“Gravity”, dünyanın hemen üzerinde, atmosfer
dışındaki yörüngede yapılan bir keşif yürüyüşü sırasında iki ana karakterin
başlarına gelen olayın öyküsünü anlatıyor: Hubble’ı tamir ederken geçirilen bir
kaza sonucu önce emekliliğinden önce son görevine çıkan astronot Matt Kowalsky
(George Clooney) ile, sonrasında ise ne yazık ki tek başına kalan tıp mühendisi
Dr. Ryan Stone’un (Sandra Bullock) hayatta kalma mücadelesini, Cuaron’un yer
yer son derece hareketli, yer yer durgun kamerasının merceğinden izliyoruz. 4
yıl önce James Cameron’ın “Avatar” ile ileri boyuta taşıdığı teknolojinin
nimetlerini kullanan ve serpiştirdiği ayrıntılarla hayran bırakan Cuaron, “Y Tu
Mama Tambien” ve “Children of Men”de de beraber çalıştığı, “Sleepy Hollow”un
görüntü yönetmeni Emmanuel Lubezki ile harikulade bir iş çıkarmış.
Ryan Stone ve Matt Kowalsky ise, yin-yang gibi
birbirini tamamlayan iki karakter. Son derece deneyimli astronot Matt,
eğlenceli, komik ve rahat tavırlarıyla son derece olumlu bir intiba bırakırken;
onun aksine deneyimi olmayan ve aşağıda bıraktığı bazı ailevi sorunların da
etkisiyle gergin, huysuz ve ‘negatif’ bir karakter olan Ryan, olaylara hep kötü
yönünden bakmayı tercih ediyor. Ancak az önce yaptığımız benzetmedeki gibi,
Ryan’ın da içinde küçük de olsa bir umut ışığı var ve bu umut ışığının
artmasına vesile olan etmen, onu tamamlayan Matt oluyor. Böylece kendi
çabasıyla ‘yeniden doğan’ Ryan Stone karakteri, çabalayarak, didinerek hayatta
kalma mücadelesini kazanmaya çalışıp doğaya dönmeye uğraşıyor.
Evet, filmimiz bir hayatta kalma ve yeniden doğma
öyküsü. Kendini Hubble’ın içine attıktan sonra cenin pozisyonunu alan, ardından
yaşadığı ‘ateş’li bir sekansın akabinde yaşam savaşı veren ve en sonunda suda
yeniden doğarak toprağı kucaklayan Ryan, sonrasında emeklemeye, en sonunda ise
yürümeye başlıyor. Özellikle uzaydaki sahnelerde tutunma, kavrama, sarılma gibi
eylemleri sıklıkla kullanan Cuaron, baş karakterinin yaşama tutunmasını son
derece başarılı bir biçimde seyircisine aktarıyor.
Büyük bir hayranı olmasam da, filmi sırtlayan Sandra
Bullock besbelli rolüne çok iyi hazırlanmış ve iyi bir iş çıkarmış. Film öncesi
yönetmenle nefes çalışmaları yapmış olan Bullock (Ki karakterin nefes alıp
verişleri tıpkı sesler gibi çok iyi kullanılmış), karakterine bir kahraman
havası vermekten ziyade, Ryan Stone’un geçmişindeki havadislere, onun güçlü ve
zayıf yönlerinin ortaya çıkmasına neden olan olaylara yoğunlaşarak karakterini
etkin hale getirmiş. Çok fazla rolü yok ama, karizmatik oyuncu George Clooney
de görüldüğü her sahnede kendisinden bekleneni veriyor.
İnanılmaz derecede başarılı bir görüntü yönetimine,
harika müzik kullanımına ve ses kurgusuna (Boşluktaki sessizlik, kapılar ve
kapakları açıp/kapatınca değişen ortam gibi detaylar) sahip “Gravity”, sonu
biraz aceleye gelmiş gibi dursa da, bu yıl izlenebilecek en iyi işlerden biri,
belki de en iyisi. Ve kesinlikle sinemada, üç boyutlu izlenmesi gerekiyor.
Tavsiyemiz hala gösterimdeyken kendisini kaçırmamanız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder