12 Şubat 2013 Salı

BAFTA Ödülleri Sahiplerini Buldu!




İngiliz Film ve Televizyon Sanat Akademisi (BAFTA) Ödülleri, geçtiğimiz gece yapılan törenle sahiplerini buldu. Ödüllerin genel olarak tahmin edilen isimlere ve filmlere gittiği törende, Michael Haneke’nin çok sevilen “Amour”unun başrol oyuncusu Emmanuelle Riva’nın rakiplerini geride bırakıp En İyi Kadın Oyuncu ödülünü kucaklaması ise hoş bir sürpriz oldu.



İşte Kazananların Tam Listesi:


En İyi Film: “Argo”

Alexander Korda En İyi İngiliz Filmi Ödülü: “Skyfall”

David Lean En İyi Yönetmen Ödülü: Ben Affleck, “Argo”

En İyi Erkek Oyuncu: Daniel Day-Lewis, “Lincoln” 

En İyi Kadın Oyuncu: Emmanuelle Riva, “Amour” 

En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Christoph Waltz, “Django Unchained”

En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Anne Hathaway, “Les Miserables”

En İyi Özgün Senaryo: “Django Unchained” 

En İyi Uyarlama Senaryo: “Silver Linings Playbook”
 
En İyi Görüntü Yönetimi: “Life of Pi” 

En İyi Kurgu: “Argo”

En İyi Yapım Tasarımı: “Anna Karenina”

Anthony Asquith En İyi Film Müziği Ödülü: “Skyfall”

En İyi Saç/Makyaj: “Les Miserables”

En İyi Ses: “Les Miserables”

En İyi Görsel Efekt: “Life of Pi”

Yabancı Dilde En İyi Film: “Amour”

En İyi Animasyon Film: “Brave”

En İyi Belgesel: “Searching for Sugar Man”

EE Yükselen Yıldız Ödülü: Juno Temple

En İyi Çıkış Yapan Britanyalı Yapımcı, Yönetmen Yahut Yazar: Bart Layton, Dimitri Doganis, “The Imposter”

En İyi Kısa Animasyon: “The Making of Longbird”

En İyi Kısa Film: “Swimmer”.

3 Şubat 2013 Pazar

“Frankenweenie”



“Your dog is alive!”

Tim Burton’ın çiçeği burnunda bir yönetmenken 1984 yılında çektiği kısa film “Frankenweenie”, şirketi Walt Disney Pictures’ın yapımcılarını şok etmiş, dehşet içindeki yapımcılar Tim Burton’ı kovmuştu. 30 dakika kadar süren ve yaklaşık 1 milyon dolara mal olan film, aslında Burton’ı ünlü edecek filmlerinde işlediği temalarla benzer temalara sahipti ama belli ki o zamanlar bu kadar yenilikçi olmayan Walt Disney Pictures yapımcıları “Frankenweenie”yi fazlasıyla korkutucu buldu.

Yaklaşık 30 yıl sonra, Tim Burton “Frankenweenie”yi uzun metrajlı bir animasyon filme dönüştürdü – hem de tekrar yapımcı şirket Walt Disney Pictures’ın kanatları altında. Yarım saatlik bir filmden kuklalarla ve “kare kare animasyon” tekniğiyle çekilmiş 3 boyutlu bir animasyona dönüşen filmin senaryosunda da yönetmenin özellikle son yıllarda çektiği birçok filmin senaryosunu yazan John August’ın imzası var.

Film içine kapanık bir çocuk ile çocuğun oyuncaklarıyla çektiği filmlerde başrol oynayan sadık köpeğinin öyküsünü anlatıyor: Çok sevdiği köpeği Sparky bir arabanın altında kalıp ölünce, genç Victor Frankenstein’ın (Charlie Tahan)  dünyası başına yıkılıyor. Anne-babasıyla Sparky’yi kasabadaki hayvan mezarlığına gömdükten sonra, fen bilgisi dersinde öğretmeni Bay Rzykruski’nin (Martin Landau) bir kurbağayı elektrikle canlandırdığını gören Victor’ın kafasında şimşekler çakıyor: Victor, yağmurlu ve fırtınalı bir gecede mezarından çıkardığı Sparky’yi şimşeği kullanarak hayata döndürmeye karar veriyor. Deneyinde başarılı da oluyor; Sparky, biraz yara bere içinde de olsa hayata dönüyor. Fakat bu masum deneyi büyük olayların habercisi oluyor ve Victor, Sparky’yi ailesinden, köpeği tasvip etmeyen komşulardan ve Sparky’nin canlandığını görünce kendi hayvanlarını da canlandırmaya karar verip büyük bir felaketin kapılarını açan diğer çocuklardan uzun süre saklayamıyor… 

Film “Burtonesk” diye adlandırılan tarzın yapı taşlarının çoğunu bünyesinde barındırıyor aslında; yönetmenin diğer filmlerinde de sıklıkla karşımıza çıkan sıkıcı banliyö hayatı, farklı olanın dışlanması, ötekileştirme, ölüm ve ölümü kabullen(eme)me, yalnızlık ve bağlılık gibi temalar “Frankenweenie”de mevcut. Ayrıca film, yönetmenin eski filmlerine ve hayranı olduğu filmlere de saygı duruşunda bulunmayı ihmal etmiyor. Victor’ın yaşadığı yer yönetmenin en iyilerinden “Edward Scissorhands”deki kasabayı andırıyor mesela. Victor’ın anne-babası televizyonda Christopher Lee’nin başrolde oynadığı “Dracula”yı izliyor. Filmin sonlarına doğru oluşan felakette adamın biri “Jurassic Park”taki gibi bir tuvalete, bir çift de Alfred Hitchcock klasiği “The Birds”teki gibi telefon kulübesine sığınmaya çalışıyor. Ayrıca bir başka Tim Burton harikası “Batman”den “Nosferatu”ya, yönetmenin 1982’de çektiği “Vincent”tan “Gremlins” ve “The Nightmare Before Christmas”a birçok yapıma gönderme mevcut. 


Burton bir de küçüklüğünden beri öykünüp beslendiği kişilerin isimlerini filmin karakterlerine vermeyi tercih etmiş. Başkarakterimiz Victor Frankenstein bunun en bariz örneği zaten. Victor’ın sınıf arkadaşlarından birinini ismi Edgar, soyismi de Gore. Victor’ın bir başka sınıf arkadaşı, aynı zamanda komşusu olan Elsa Van Helsing (Winona Ryder) de, annesi Persephone de (Dee Bradley Baker), Victor’ın Uzak Doğulu arkadaşı Toshiaki’nin (James Hiroyuki Liao) canlandırmak istediği kaplumbağası Shelley de (!) Burton’ın nelerden/kimlerden etkilendiğini açıkça ortaya koyuyor. 


Filmin kısa metrajdan uzun metraja dönüştürülmesinin iyi olduğunu düşünenler kadar, kötü olduğunu düşünenler de var. Mesela (benim de şahsen içinde olduğum) bir grup, yeni versiyonda Victor’ın bir karakter olarak daha iyi işlendiğini, Victor-Sparky ilişkisinin daha derinlere inilerek anlatıldığını, Victor’ın öğretmeni Bay Rzykruski’nin rolünün uzatılarak hikayede daha önemli ve bağlayıcı bir yere konduğunu ve tüm bunların filme etkisini makul buluyor. Başka bir grupsa Burton’ın artık bir yenilenmeye ihtiyacı olduğunu, filmlerindeki tanıdık hava ve aynı temaların sıkmaya başladığını, bunun da filmin omurgasına zarar verdiğini, hatta yönetmenin öykündüğü şeylerin/kimselerin dahi gereksizliğini vurguluyor. Katılabileceğim tek nokta filmin uzamasının genel dokuya zarar vermesi ve eski filmin aksine bu versiyonu bir-iki sahnesinde samimiyetten uzaklaştırıp “olmamış” havasına sokması. 

Onun dışında, En İyi Animasyon dalında Akademi Ödülü’ne de aday gösterilen “Frankenweenie”, özellikle Burton’ın sinemasını seviyorsanız izlemeniz gereken bir yapım. Yönetmenin artık her filminde beraber çalıştığı mükemmel besteci Danny Elfman’ın müziklerineyse filmi izlerken kulak kesilmenizi öneririz.