
29 Kasım 2011 Salı
“Storytime”

28 Kasım 2011 Pazartesi
Fa Yeung Nin Wa
“It’s a restless moment. She has kept her head lowered to give him a chance to come closer. But he could not, for lack of courage, she turns and walks away…”
Yönetmenliğini ve senaristliğini Kar-wai Wong’in yaptığı bu mükemmel film, başroldeki Maggie Cheung ve Tony Leung’un takdire şayan oyunculuklarıyla adeta kusursuz oluyor. Görüntü yönetmeni Christopher Doyle’ın da hakkını vermek lazım: Birçok sahne gözüme fotoğraf gibi gözüktü, etkileyiciydi; geriye ne kalıyor? Oyunculuk dedik senaryo dedik; müzik? Filmin müzikleri çok iyi seçilmiş bence: Her sahnenin atmosferine uyacak şekilde çalınan şarkılar, gördüklerimizi güzelleştiriyor. Film boyunca sık sık çalan müzik ise Yumeji’s Theme; burdan buyrun:
15 Kasım 2011 Salı
"The Ghost Writer"

Filmin ilk sahnesinde bir feribot görüyoruz. Kıyıya yaklaşan feribottan gri bir cip hariç bütün araçlar iniyor. Sahibi gelmeyen cip, çekilmek zorunda kalıyor. Sahibi gelmiyor, evet, çünkü – görünüşe göre – yolculuk sırasında feribottan düşmüş ve boğulmuş. Zaten bir sonraki kısa sahnede de adamın kıyıya vuruşunu izliyoruz. Daha ilk dakikadan “Ne oluyor yahu?” diyerek işkillenmemize neden olan bu iki sahne, film boyunca ağır tempoya rağmen diken üstünde hissetmemiz için başlıca sebep oluveriyor.
14 Kasım 2011 Pazartesi
Snow White and the Huntsman vs. Mirror, Mirror
“Mirror, mirror on the wall,
Who is fairest of them all?"
2012 Pamuk Prenses uyarlamaları bakımından pek bi zengin geçeceğe benzer; zira hem The Fall ile hayranlığımızı kazanmış Tarsem Singh’in ismini kesinleştirdiği “Mirror, Mirror” (16 Mart) hem de ilk uzun metrajını çeken Rupert Sanders’ın “Snow White and the Huntsman” (1 Haziran) filmleri aynı hikayeyi temel alıyor.
13 Kasım 2011 Pazar
Fajita(s)
Madem yiyecek-içecek eleştirisine başladık, ikimizin de pek sevdiği bu Meksika yemeğini de yazmamak olmaz diye düşündüm.
Dürümsever toplumumuzun damak tadına da hitap eden bu leziz yemek, dana ve/ya tavuk etinin yanında sotelenmiş kırmızı-yeşil biberler ve tortilla (lavaşımsı) ile dökme demir bir kapta ikram ediliyor. Tabii bir de jalapeno biberleri (acı mı acı biber turşuları şeklinde) ve yediğiniz yere göre değişen soslarla: ekşi krema, guacamole (hammaddesi avokado imiş) sosu, salsa dip sos…
12 Kasım 2011 Cumartesi
"Mein Land"

8 Kasım 2011 Salı
Pepsi İstanbul

Coca-Cola ile birlikte dünyanın en önde gelen kola markası Pepsi’nin piyasaya yeni ve farklı tatlar sunma merakının pekala farkındayız. Seveni kadar sevmeyeni de bol olan Pepsi Blue (sınırlı sayıdaydı), Pepsi Gold, sıfır şeker sloganı altında sunulan Pepsi Max, epey beğenilen ve gerçekten güzel bir tada sahip limon aromalı Pepsi Twist gibi ürünlerden sonra, Türkiye’de çıkan son ürün Pepsi İstanbul oldu.
2 Kasım 2011 Çarşamba
Night of the Living Dead
Cadılar Bayramı vesilesiyle kimi sitelerin hazırladığı en iyi korku-gerilim filmi sıralamalarından bir film seçelim dedik ve geç kalmış da olsak "Night of the Living Dead" izlemeye karar verdik.
Türkçe'ye "Yaşayan Ölülerin Gecesi" diye çevrilen kült film, 1968'de genç reklamcı George Romero tarafından çekilmiş , başlarda tüm yapımcılardan red alan film, elden ele dolaşırken efsane olmuş ve yapımcılar çekmek için sıraya girmiş, önyargı parçalanıvermiş ve zombiler dünyamıza ikinciye hoşgelmiş (Şöyle ki, ilk zombi filmi 1932'de "White Zombie" ismiyle çekilmiş, başrolünü de Bela Lugosi oynamış). "Living Dead" serisinin ilk filmini bir nevi röportaj şeklinde ele alacağız efendim:
Türkçe'ye "Yaşayan Ölülerin Gecesi" diye çevrilen kült film, 1968'de genç reklamcı George Romero tarafından çekilmiş , başlarda tüm yapımcılardan red alan film, elden ele dolaşırken efsane olmuş ve yapımcılar çekmek için sıraya girmiş, önyargı parçalanıvermiş ve zombiler dünyamıza ikinciye hoşgelmiş (Şöyle ki, ilk zombi filmi 1932'de "White Zombie" ismiyle çekilmiş, başrolünü de Bela Lugosi oynamış). "Living Dead" serisinin ilk filmini bir nevi röportaj şeklinde ele alacağız efendim:
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)